Categories
Hikayeler

UÇAKTAN ASILI KALMA

YAŞANMIŞ HAVACILIK  HİKAYELERİ:3

Tarih:26 Eylül 1971

Yer: Ankara Türk Hava Kurumu Etimesgut Havaalanı

Pilot: Ahmet DERİŞ Paraşütçüler; Erdogan MENEKŞE, Tuna ATICI  ve Atilla PARLA

Türk Hava Kurumu’nun  geleneksel yıllık  kongre şenliklerinin gösterileri yapılmaktadır. Seyircilerin bir kısmı trübünlere yerleşmişler,bir kısmı etrafta boş alanlara yayılmışlar,bir kısmı da çimenlere oturmuş vaziyettedir. Her yer tıklım tıklım dolu ve herkes  gösterileri heyecanla izlemektedir.

Paraşütçüler ve hafif hava araçları ve diğer uçaklar havada değişik gösteriler yapmışlar. Seyirciler çok keyiflidir.Günün en merak edilen gösterisi günlerce çalışılmış ve ilk defa seyirci önüne çıkacaktır. Bu işi yapacak iki uçak son hazırlıklarını bitirmiştir.

Cessna 206

Plt. Ahmet Deriş yönetimindeki tek motorlu pervaneli Cessna 206 ucağı TC-CAE kuyruk isimlidir.İcinde yaşları 25-30 arasında Türk Hava Kurumu personeli olan ve biri pilot 3 paraşütçü,dört  samimi arkadaş ile beraber 1100 metrelik pistten havalanmıştır. Yan yana,kolda kalkan ve aynı gösteriyi yapacak olan TC-CAE ve TC-CAI kuyruk isimli 2 uçak yerden kesildikten sonra uçakların içinde yoğun bir çalışma başlar. Her uçaktan bir paraşütçü koltuk altalarından geçerek göğüs hizalarında bir kilitte düğümlenen 20 metrelik halatlara bağlı olarak uçaktan sarkacaklardır. Paraşütçüler ,sökülmüş olan arka kapıdan iki arkadaşlarının yardımı ile yavaş yavaş aşağıya sarkıtılır.

Ahmet Deriş

Bu ara paraşütçünün sarkması ve geriye doğru rüzgarın sürüklemesiyle  uçağın uçmasını zorlaştırmaktadır.300 beygir gücündeki uçak aerodinamik yapısındaki bu anormal durumdan dolayı pek keyifli uçmamaktadır. Pilot  Ahmet Deriş uçağının motor ayarlarını tekrar hassas bir şekilde ayarlar. Her iki uçaktan sarkıtılan  kalın naylon halatın ucunda birer paraşütçü, ellerinde açılmış Türk bayraklarıyla tribünlerin önünden alçaktan geçişlerini tamamlamışlardır.Seyirciler büyük bir heyecanla bu görüntüyü alkışlarlar. Daha sonra uçaklar gösterinin ikinci bölümü için  gözden kaybolurlar ve irtifa almaya başlarlar.

Planlamaya göre ikinci geçişlerinde uçaklara asılı olan paraşütçüler,bağlı bulundukları halatlardan kilidi açarak kurtulacak, birkaç saniye serbest düştükten sonra ,paraşütlerini açacaklardır. Havada bir iki manevradan sonra şeref tribününün önüne ineceklerdir.

Atilla Parla

Uçaklar yerden ortalama 1000 metre yüksekliktedirler. Bu yükseklik,paraşütçülerin emniyetli bir şekilde atlayıp paraşütlerini açmaları için yeterli olan yüksekliktir. Uçaklar arka arkaya 500 metre arayla meydan üzerine gelmektedir. Bu gösterinin planının ikinci bölümü böyleydi. Plan böyleydi ama az sonra olacaklar farklıydı.. Öndeki uçaktan sarkmış vaziyette uçan paraşütçü Sadık Sindel uçağa bağlı olduğu halatın kilidini açar. Bir iki saniye sonra da paraşütünü açarak sorunsuz bir şekilde şeref tribününün önüne iner. Ayağında yanan sis tüpünden çıkan  renkli bir duman görüntüsü ile alkışlar eşliğinde  şeref tribününün tam önüne inmiştir. Yanan renkli duman tüpünü ayağından çözer ve yanına gelen yer görevlisi ile paraşütünü toplayıp kucaklar. Yavaş yavaş indiği yerden uzaklaşır. Hemen arkasındaki uçaktan 733. atlayışını yapacak olan Atilla Parla’yı görmek için etrafına bakınır ama arkadaşı uçaktan atlamamış, uçaktan sarkmış vaziyette meydandan uzaklaşmaktadır.

Erdoğan Menekşe

Bir sonraki geçişte atlıyacaktır diye düşünür.Seyirciler ikinci uçaktan atlayacak olan paraşütçüyü beklemektedir. Meydanda binlerce çift göz gökyüzüne bakmaktadır. Bir iki dakika geçer uçak havada meydan üzerinde daireler çizer ama paraşütçü  hala halattan ayrılmamıştır. Yerdeki yetkililer arasında birbirlerine bakışmalar,el kol işaretleri başlamıştır. Seyirciler olayı henüz anlayamamış,çok bilmiş bazı seyirciler  etraflarındakilere bir şeyler anlatmaktadır. Bu arada gösterisi biten birinci uçak yere inmiştir bile.

İkinci uçağın içinden pilot Ahmet Deriş,Erdoğan Menekşe ve Tuna Atıcı heyecanla yakın arkadaşları Atilla Parla’yı izlemektedirler. Atilla göğsünde kilit sıkışmış ve açılmamıştır. İki eliyle kuvvetli rüzgara karşı olmasına rağmen mücadeleye devam  etmektedir. Göğsündeki kilidin tokasına sert darbeler vurmasına rağmen kilit açılmamaktadır.

Pilot uçabileceği en düşük süratle uçup ,daha az rüzgar içinde çalışabilmesi için  Atilla’ya yardımcı olmaktadır.Sol eliyle lövye ile uğraşmakta ,sağ eli ise devamlı gaz kolunun üzerinde ,ayaklarının altındaki direksiyon pedalları ile de uçuşu mümkün olduğu kadar emniyetli yapmaya çalışmaktadır. Her iki eli stresten terlemeye başlamıştır bile. Bunları  yapabilmesi için  hem uçak hem kendi zorlanmaktadır.

Tuna Atıcı

Bu çeşit düşük süratle ve uçaktan  sarkan bir kişi ile uçuşun yapılabilmesi için pilotun ve sarkan paraşütçünün tecrübeli olması şarttır. Çünkü uçak her an takatsiz kalıp daha kötü bir pozisyona girebilir.

Bu arada pilot bu çalışmaları yaparken alanın yakınında ve altlarında yerleşim yerleri ve ağaçların olmamasına da dikkat etmektedir. En uygun yer olarak Etimesgut’taki zırhlı birliklerin olduğu askeri bölge üzerindeki  havada uçuşunu yapmaktır.

Atilla Parla

Pilotun bu anormal şartlarda  uçakla uğraşması yetmezmiş gibi,telsizden yerdekilere de devamlı soru soran yetkililere bilgi vermeye çalışmaktadır.Paraşütçünün dakikalar süren ancak kendisine saatler gibi gelen bu mücadelenin sonunda her tarafından ter,adeta fışkırmaktadır ama haladın kilidi ile mücadelesini bir saniye bile bırakmaz .Tek gayesi halattan kurtulup,paraşütünü açmaktır.

Ahmet Deriş

Fakat yine biraz rahattır çünkü  B  planları vardır. Yakın arkadaşları Erdoğan ve Tuna onu uçağın içine kol kuvveti ile çekecektir.Gösteri başarıyla yerine getirilemiyecektir ama bir kaza da olmayacaktır. Bu ara yorulan paraşütçü dinlenmek için beş on saniyeliğine iki kolunu yana aşağıya sarkıtmıştır. Yukarıda açık kapıdan kendisini heyecanla seyreden iki arkadaşına beni yukarı çekin işaretini verir.

Aralarında  uçagın gürültüsünden sesli iletişim imkansızdır.70 knot süratle ucarken oluşan rüzgarla arkaya dogru savrularak uçan Atilla nın ucak içine alınması için Erdogan ve Tuna baş parmak kalınlığındaki naylon halata sarılırlar. Şimdi terleme sırası bu ikisine gelmiştir.Ancak rüzgarın arkaya doğru şiddetli savurması ile bu iş çok zordur.Birinci deneme olumsuz,ikincisi de aynı. Atilla da bayağı kiloluymuş diye düşünürler.3.denemede halata daha kuvvetle sarılırlar ama olumsuz.4,5,6,7 yok Atilla yukarı gelmiyor. Pilot Ahmet Deriş ise kumandaları bırakıp arka kapıya yardıma gelememektedir.

Erdoğan Menekşe, Tuna Atıcı, Bülent Kılıçtepe (2015)

Allahtan  C  planımız var diye düşünürler.Yukarı çekme işini bırakırlar .C  planı halatı kesmektir.Ancak başta  Atilla’nın olmak üzere dört arkadaşın  çekecekleri çile  henüz bitmemiştir.

Bu 4 samimi arkadaşın havada vereceği 45 dakikalık ölüm kalım mücadelesi henüz yeni başlamıştır…Bir bıçak ararlar.3 ü de uçuş tulumlarının bıçak koyma yerlerine baktıklarında bıçaklarının olmadığını fark ederler.Atilla’da  da bıçak yoktur ve  halatın kesilmesini  bekliyerek ,kafası yukarıda ,uçaktaki arkadaşlarına bakmaktadır.Bu arada kilitle mücadelesine de gücü yettiğince devam etmektedir.

Sadık Sindel

Bir yandan da halat kesilirse 20 metrelik savrulacak vücuduna bağlı halatın açılacak paraşüte ve kendisine verebileceği zararları düşünmektedir..Uçaktakiler  kesici bir şeyler aramakta ama bulamamaktadır. Pilot ön mika cam karışımı bölüm hariç herşeyi kırıp kullanabilirsiniz der. Göstergelerin camlarını kırarlar ancak ince mika-cam karışımı malzeme ,baş parmak kalınlığındaki  naylon halata hiç tesir etmez.

Hızla çözüm üretmeye  çalışırlar. Havada stres artmaktadır.Yerdekilerle de konuşma trafiği artmıştır. Yerdekiler de çözüm getirememektedir,ama pilotu da gereksiz konuşmalarla meşgul etmektedirler.Pilot ve uçaktakiler sakindirler ama  çözümsüzlüğün stresi de iyice artmıştır.

Pilot,uçağın içindekilerle daha sakin kafayla düşünmek ve durum muhakemesi yapmak için telsizi kapatır. Gölbaşı’na giderek uçağı Mogan gölüne indirmeye düşünürler.Suya  mecburi inişi  hele altlarında 20 m.halat ucunda bağlı bir insanla ve 65 knot km.süratle suya sert vurmayla,burun üstü kapaklanacaklarını bilmektedirler.Bunu  düşündüklerinde suyun beton tesiri yapacağını,böyle bir inişin emniyetsiz olduğunu anlarlar.Bu durumdan Atilla’ nın ve kendilerinin sağ çıkamayacaklarını  bilmektedirler..Ne kendileri,ne de dünyada böyle bir durumda kalmış ve bunun eğitimini  almış  pilot yoktur.Ancak  yakıt tükeniyordu,çözüm ise henüz bulunamamıştı.Kaderlerinde ise kendilerinin de planlayamadıkları bir çözüm vardı.

O sırada Erdoğan Menekşe’nin aklına uçuş tulumunun sol üst cebinde  az evvelki gösteriler sırasında paraşütle atlarken kullanmadığı için kalan, duman çıkarmak için kullanılan ve ucunda ateş saçan el smoke  dedikleri duman tüpü gelir.

Erdoğan Menekşe

Tuna,Erdoğan’ın gösterdiği tüpü alır aşağıda sarkan Atilla’ya gösterir.Şimdi naylon ipi yakarak bu kabustan kurtulacaklardır.. Tuna tüpün ipini hışımla çeker.’Allah kahretsin’ der,çekme pimi elinde kalmıştır,Çünkü ip kopmuştur.

Tüp çalışmaz,ama dibinde iki santim kadar ip kalmıştır.Tuna iki eliyle tuttuğu tüpün ipini dişleriyle ısırarak hırsla çeker ve hızla suratından uzaklaştırır.Uçağın içinde bir anda göz gözü görmez olur.Tüpten duman ve alev fışkırmakta,içeri giren kuvvetli hava akımıyla dışarı çıkmaktadır.

Tuna Atıcı ve paraşüt öğretmeni eşi Gül Atıcı

Tuna hafif dışarı sarkar ve Erdoğan’ın yardımıyla halatın uçağın sağ arka dikmesinin üst tarafındaki  bağlantı yerinden yapıştırıp yakar. Tuna sevinçle ‘kopuyor kopuyor’ diye haykırarak bağırmaktadır. Gergin olan halatı inceltmeyi,sonrada koparmayı başarırlar. Paraşütçüden kurtulan düşük süratle uçmakta olan uçak şahlanarak öne atılır. Nihayet uçaktan kurtulan paraşütçü boşlukta kalır kalmaz paraşütünü açar ve göğsünde 20 metrelik ip ile Etimesgut zırhlı birliklerin içine inmeyi başarır. Bu sırada arkadaşları Atilla’nın inişini uçağın içinde etrafında dolanarak takip etmektedirler. Salimen inişinden sonra pilot uçağın istikametini hemen yakınındaki kalkış yaptıkları kısaca  Eti diye tanımladıkları Etimesgut havaalanına  çevirir. Uçak piste iner. Şimdi üç arkadaş  yere salimen inen Atilla’yı beklemektedirler. Arkadaşları az sonra yanlarındadır. Bir saate yakın süren bu mücadelenin sonunda 4 samimi havacı  arkadaş kan ter içinde kalmışlardır. Dört arkadaş şimdi yerdedirler. Atilla’yı zırhlı birliklerden getiren araç yanlarında durur. Hepsi benizleri biraz sararmış ama sevinç içinde birbirlerine sarılırlar.

Atilla Parla bu ölüm kalım mücadelesinin sonunda tıp literatürüne girecek kadar kilo kaybetmiştir.. Herhalde havada 1 saatte yakın zamanda 4 kg.sıvı kaybeden ilk insan olmuştur.Dört arkadaşın  toplam sıvı kaybı ise tespit edilememiştir.

Bülent Kılıçtepe, Ahmet Deriş (1988)

Bülent KILIÇTEPE

1 reply on “UÇAKTAN ASILI KALMA”

Güzel Özet.
Sarkma sırasında bir türlü açılmayan kilit (T.10 kuşam takımında kullanılan göğüs kilidi) yarım saatlik uğraştan sonra tek taraftan açılıyor. Bu da sarkmadan kurtulabilmek için yeterli değildir. Bu durum açıklaması zor bir durumdur. Yani kilidin sadece bir ucunun açılması… Bu aşamadan sonra vücut posizyonumu dengede tutabilmek için açılan bölümden halatı kendime doğru çekerek kilidin tek kalan tutucu tırnağını açmaya çalışmak daha da yorucuydu. Son olarak da bir önceki irtifa gösterisinde yanmayan sis kutusu imdadıma yetişti. Kilit tek taraftan açıldığı için paraşüt kuşamından kurtulmam mümkündü ve bunun için Gölbaşı (göl) üzerine gidip mümkün olabilen en yavaş hızda ve çok alçaktan geçişle kuşamdan sıyrılıp suya vurmam, yere vurmaktan (!) daha elverişli diye Erdoğan ve Tuna ile işaretle anlaşıp Gölbaşı’na yönelmiştik. Daha sonra yerde (Paraşüt Okulu’nda) yaptığım ayrıntılı incelemede gördüm ki, kilit tırnaklarından birinin kolonu diğerinden bir santimin altında kısa… Bu da kısa olanın tüm yüke direnmesi nedeniyle açılmadığını ve sonunda uzun olanın tek taraflı açıldığı sonucuna vardım. Bu tür gösterlerde daha güvenli ve “çabuk açılır” (quick release) gibi bir mekanizma kullanmak daha akıllıca olurdu.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *